KARS PUSULA / ADEM ALP
“Aras ve Çoruh Havzaları Kuraklık Yönetim Planı ve Su Tahsis Planı Hazırlanması Projesi”nde sona gelindi. Aras Havzası Havza Yönetim Heyeti ve Aras Çoruh Havzaları Kuraklık Yönetim Planı 2. İlerleme Toplantısı yapıldı. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yakup Karaaslan, “Aras ve Çoruh Havzaları Kuraklık Yönetim Planı ve Su Tahsis Planı Hazırlanması Projesi”nin 07.10.2021 tarihinde başladığın ve 27.10.2023 tarihinde tamamlanması hedeflendiğini söyledi.
DSİ Kars 24. Bölge Müdürlüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantı saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan DSİ Kars 24. Bölge Müdürü Serdar Kotan, “18 Ocak 2019 tarih ve 30659 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan Havza Yönetimi Merkez Kurulu, Havza Yönetim Heyetleri Ve İl Su Yönetimi Koordinasyon Kurullarının Teşekkülü, Görevleri, Çalışma Usul Ve Esaslarına Dair Tebliğin amacı; havza ölçekli yönetim planlarının hazırlanması, uygulanması, uygulamalarının takibi sürecinde kurumlar arası koordinasyonun sağlanması amacıyla; Havza Yönetimi Merkez Kurulu, Havza Yönetim Heyetleri ve İl Su Yönetimi Koordinasyon Kurullarının kurulması ve faaliyetlerini sürdürmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Havza Yönetim Heyeti, Bakanlıkça Koordinatör Vali olarak belirlenen Vali Başkanlığında, havzada yer alan diğer illerin vali veya vali yardımcıları ve tebliğde belirtilen diğer kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirilmektedir. Aras Havzamızın Koordinatör Valisi Kars Valimizdir. Havza Yönetim Heyetinin sekretarya hizmetleri, koordinatör valilikteki DSİ Bölge Müdürlüğü olarak DSİ 24. Bölge Müdürlüğümüz tarafından yapılmaktadır. Havza Yönetim Heyeti yılın ikinci altı ayı içerisinde olmak üzere yılda en az bir defa toplanmaktadır.
Bugün “2023 Yılı Aras Havzası Havza Yönetim Heyeti Toplantısı” ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğümüz tarafından yürütülmekte olan "Aras ve Çoruh Havzaları Kuraklık Yönetim Planının Hazırlanması Projesi" kapsamında "2. İş İlerleme Toplantısı" için toplanmış bulunmaktayız. İnsanoğlu için en vazgeçilmez unsur hepimizin malumu olduğu üzere hava ve sudur. Sadece İlimizi değil tüm dünyayı ilgilendiren problemlerden biri de suyun yönetilmesi, kullanılması, kirletilmemesi ve bir sonraki nesle temiz olarak bırakılması konusudur. Hayati bir konu olması hasebiyle tüm insanlığı ilgilendiren bir değer olmasıdır.
Dünya üzerindeki su kaynaklarına genel olarak bakıldığında; evsel, tarımsal ve sanayi amacı ile güvenli kullanılabilecek su kaynakları dünyadaki toplam su kaynaklarının ancak %2,5 gibi küçük bir kısmıdır. Bununla birlikte, su kaynaklarının dünya üzerinde tüm insanlar ve ülkeler için dengeli dağılmadığı göz önünde bulundurulduğunda, su ve su kullanımının ülkelerin politikaları üzerinde etkileri kaçınılmazdır. Ülkemiz su kaynakları açısından; kişi başına düşen 1500 m³ kullanılabilir su miktarı ile su kısıtı bulunan ülkeler kategorisinde bulunmaktadır. Bu nedenle, su kaynaklarının korunması, alternatif su kaynaklarının geliştirilmesi, ekolojik çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması ve yaygınlaştırılması sürdürülebilir su politikalarının oluşturulması ve dolayısıyla sürdürebilir kalkınmanın bir girdisi olarak ülke gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Küresel ısınma, fiziksel ve tabii çevre, şehir hayatı kalkınma ve ekonomi, teknoloji, tarım ve gıda, temiz su ve sağlık olmak üzere hayatımızın her safhasını etkilemektedir. Geçmişte yaşanan tarımsal kuraklıklar, küresel ısınma ve iklim değişiklikleri ile gelecekte daha yoğun tarımsal kuraklıklarla karşı karşıya kalınacağına işaret etmektedir. Doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı sonucunda, su kaynaklarımız yok olma riskiyle karşı karşıyadır.
Su kaynaklarının yönetimi ve planlaması oldukça zor bir konudur. Su yönetimi çok boyutlu, birçok paydaşı bulunması gereken bir organizasyonu gerektirmedir. Suyun beşeri, sosyal, hukuksal ve ekonomik çıktıları göz önüne alındığında su politikalarının ve yatırım planlarının ilgili paydaşları ile en güçlü şekilde uyumu ve eş güdümü oldukça zorludur. DSİ olarak; mevcut su kaynaklarını korumak, faydalanmak, gelecek nesillere taşımak ve zararlarından korumak amaçlı çalışmaları tüm paydaşlarımızla birlikte koordinasyonlu bir şekilde gerçekleştirmekteyiz. Su kaynaklarına verilen zararı en az seviyelere indirme konusunda çalışmalar yapıyoruz. Barajlar ve hidroelektrik santralleri inşa ettik ve ediyoruz. Hayata geçirdiğimiz sulama tesislerinden ülkemizin tarımı adına maksimum fayda sağlayacak şekilde kullanılması için bütün imkânlarımızı seferber ediyoruz. Sulama suyu götürülen alanların mutlak surette sulanmasını sağlayacak tedbirleri almak zorundayız. Çocuklarımıza daha temiz ve yaşanabilir bir çevre bırakmak için, tabiatın ve su kaynaklarının kirletilmemesi esas alınarak hareket edilmelidir. Burada kirliliğin kaynağından alıcı ortama verilmeden önce önlenmesi esastır.
Bu nedenle, gelecek nesiller için; mevcut su kaynaklarını korumak, tasarruflu kullanmak ve bu konuda farkındalık uyandırmak hepimizin temel vazifesidir. Bu duygu ve düşüncelerle, toplantıya katılım sağlayan tüm heyet üyelerine teşekkür ediyor, serhat şehrimiz Kars’a hoş geldiniz diyorum ve toplantımızın hayırlara vesile olmasını temenni ederim.” diye konuştu.
25 nehir havzasının 15’inin tamamlandığını 10 tanesinin ise çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yakup Karaaslan ise, “Yavaş yavaş ilerleyen, ciddi sosyo-ekonomik ve çevresel etkileri nedeniyle sinsi afet olarak tanımlanan kuraklığın, diğer tüm doğal afetlerden daha fazla ölüme neden olduğu ve daha fazla insanın yerinden göç etmesine sebep olduğu bilinmektedir.
Türkiye; kurak ve yarı kurak iklim şartlarının karakteristik özelliklerinden dolayı kuraklık afetine karşı oldukça duyarlı bir yapıda bulunmaktadır. 1870-1876 döneminde Ankara ve Konya çevresinde yaşanan kuraklığın, kıtlıklara ve hastalıklara yol açmak suretiyle yaklaşık 200.000 vatandaşın ölümüne neden olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde 1928, 1973, 1989, 1990, 1993, 1999, 2000, 2008, 2013, 2014, 2017, 2020 yıllarında da yaygın kuraklıklar görülmüştür. 2008 yılında Ankara’da meydana gelen kuraklık barajlardaki su seviyesini % 4’ e kadar düşürmüş ve ciddi bir içme suyu sıkıntısına yol açmıştır. Kuraklık Yönetim Planları ile muhtemel kuraklık riskleriyle karşılaşıldığında yaşanacak olan olumsuz etkilerin azaltılmasına ve kuraklık problemlerinin çözümüne yönelik olarak kuraklık öncesinde, esnasında ve sonrasında alınacak tedbirler belirlenerek, ülkemizin kuraklığa karşı direncinin arttırılması, ekonomik kayıpların azaltılması, halkın ve yerel yönetimlerin kuraklık hususunda bilinçlenmesi hedeflenmektedir.
Sürdürülebilir bir kuraklık yönetimi için, kuraklık analizleri, modelleme çalışmaları, sektörel etkilenebilirlik analizleri gibi birçok çalışmaya dayanarak tespit edilen kuraklık riskinin yönetimi için havza bazında yapılacak çoklu tedbirleri içeren çalışmaları bir plan ve program çerçevesinde entegre bir yaklaşımla ele alan kuraklık yönetim planları 2013 yılında hazırlanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda 25 nehir havzası için kuraklık yönetim planlarının hazırlanması projelerinde 15 Havzada (Konya, Akarçay, Doğu Akdeniz, Kuzey Ege, Küçük Menderes, Batı Akdeniz, Antalya, Burdur, Van Gölü, Fırat-Dicle, Seyhan, Ceyhan ve Asi, Gediz ve Büyük Menderes) çalışmalar tamamlanmıştır. Geri kalan 10 havzada (Meriç Ergene, Marmara, Sakarya, Susurluk, Yeşilırmak, Kızılırmak, Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz, Aras ve Çoruh) çalışmalar devam etmektedir. 2 havzada (Konya ve Akarçay) ise güncelleştirme çalışmaları yapılmaktadır. Ülkemizde tüm havzalar için kuraklık yönetim planlarının 2023 yılına kadar hazırlanması hedeflenmektedir.
Biraz önce bahsettiğim tüm olumsuz iklim ve kuraklık şartlarının yanında, su kaynaklarına olan ihtiyaç ve talebin giderek artması, mevcut su kaynaklarının hem kalite hem de miktarının korunmasını dikkate alarak bütüncül, etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesini ve kullanımını zaruri hale getirmektedir. Bu sebeple mevcut su kaynakları potansiyelimizin, koruma-kullanma dengesi çerçevesinde sürdürülebilirliğinin sağlanması için nehir havzası bazında yönetilmesi gerekmektedir.
Suyun özellikle miktar açısından sürdürülebilir yönetimi; arz ve talep değişimlerinin öngörüldüğü ve sosyo-ekonomik şartların dikkate alınarak daha verimli ve etkin kullanıldığı, suyun sürdürülebilir ve dengeli paylaşımını sağlayan havza esaslı Sektörel Su Tahsis Planlaması ile mümkündür.
Genel Müdürlüğümüz; su kaynaklarımızın sektörel tahsis çalışmalarını havza bazında belirlenen öncelikler doğrultusunda bilimsel çalışmalar ışığında ve katılımcı bir yaklaşımla yapmaktadır. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından havza bazlı Sektörel Su Tahsis Planları hazırlanması çalışmalarına 2015 yılında başlanmış olup planlar Seyhan, Konya, Akarçay, Gediz, Küçük Menderes ve Burdur Havzaları olmak üzere 6 havza için tamamlanmıştır. Söz konusu havzalar için Tahsis Planları ve Eylem Planları Bakanlık Genelgeleri ile yürürlüğe girmiştir. Eylem Planları doğrultusunda, sorumlu ve ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan yıllık raporlama bilgileri ile sektörel su tahsislerinin takibi yapılmaktadır. Kuzey Ege ve Büyük Menderes Havzaları için teknik çalışmalar 2023 yılı itibariyle tamamlanmıştır. Aras, Çoruh, Batı Akdeniz, Antalya, Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz, Doğu Akdeniz, Kızılırmak ve Marmara Havzaları olmak üzere toplam 9 havzada Sektörel Su Tahsis Planı hazırlanması çalışmaları devam etmektedir.
Sektörel Su Tahsis Planı hazırlanması projeleri kapsamında öncelikle havzanın ve havzada yer alan tüm sektörlerin su kaynakları açısından mevcut durumu tespit edilmekte, havzanın yerüstü ve yeraltı su kaynakları potansiyeli belirlenmektedir. Nüfus analizleri, geçmişte yaşanan kuraklık durumlarındaki minimum su potansiyelleri ile kuraklık analizi ve iklimsel değerlendirmeler esas alınarak, su potansiyelinin normal, hafif, orta, şiddetli ve çok şiddetli kurak şartlardaki değişimi belirlenmektedir.
Projelerin diğer aşamalarında içme-kullanma, çevre, tarım, hayvancılık, enerji ve sanayi başta olmak üzere tüm sektörler için 5 kuraklık koşulunda (normal, hafif, orta, şiddetli ve çok şiddetli kurak koşul) ve tüm projeksiyon yıllarında (1, 6, 12. ve 18. yıl) havza bazında yapılacak tahsis miktarları belirlenmekte, sektörel tahsislerin sosyo-ekonomik değerlendirmesi yapılarak Su Tahsis Planları ve Eylem Planları hazırlanmaktadır.
Proje kapsamında:
* Veri Değerlendirme
* Kuraklık Analizleri Kuraklık İndis, İndikatör ve eşik Değerleri
* Sektörlerin Mevcut Durum ve Projeksiyon Yıllarındaki Su İhtiyaçlarının Tespiti
* Hidroloji ve Su Bütçesi
* Sosyo-ekonomik analiz ve anketleri
* Sektörel Etkilenebilirlik Analizi
* Kuraklık Yönetim Planı
* Sektörel Su Tahsisi Modeli
* Havza Su Tahsis Senaryoları
* Havza Su Tahsis Planı ve Eylem Planı
* Havza Tahsis Planı Haritaları
Çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
Bütün bu çalışmalarla birlikte Suda sıfır israf hedefine ulaşmak için, “su vatandır”, “su medeniyettir”, “su geleceğimizdir” diyerek, Bakanlık olarak “Su Verimliliği” çalışmalarını başlattık.
4 Aralık Dünya Su Kayıpları Günü vesilesi ile Su Verimliliği çalışmaları kapsamında, ilk adımı yerel yönetimlerimizle birlikte attık.
Ülkemizde 2040 yılına kadar su kaybı ortalamasının %10 seviyesine indirilmesi hedefi doğrultusunda içme suyu sistemlerindeki su kayıplarının azaltılması konusunda ülke genelinde yaptıklarımızı, yapacaklarımızı değerlendirdik.
Ayrıca, Belediyelerin içme suyu temin ve dağıtım sistemlerindeki su kayıplarının azaltılmasına yönelik bilgi ve tecrübenin paylaşılması, içme suyu temin ve dağıtım sistemlerinde meydana gelen kayıpların azaltılması konusunda işbirliği yapılması maksadıyla Belediye Su Kardeşliği protokolleri imzalandı. Bu kapsamda 28 belediye "Su Kardeşi" ilan edildi.
Suyumuzu korumakla vatanımızı korumak arasında hiçbir fark yoktur, “Su vatandır”.
Bilgi ve tecrübelerimizi birbirimizle samimiyetle paylaşırsak bu işin altından kalkabiliriz, çünkü bu topyekûn bir seferberliktir.
Su Yönetimi Genel Müdürlüğü idaresinde yürütülen “Aras ve Çoruh Havzaları Kuraklık Yönetim Planı ve Su Tahsis Planı Hazırlanması Projesi” 07.10.2021 tarihinde başlamış olup 27.10.2023 tarihinde tamamlanması hedeflenmektedir.
Su Yönetimi Genel Müdürlüğü olarak şimdiye dek yürüttüğümüz çalışmalarda bütün kurum ve kuruluşlarımızdan büyük destek gördük. Çalışmaların başarıya ulaşmasında kurumlar arası işbirliğinin katkısı yadsınamaz. Bu proje de niteliği bakımından disiplinler arası çalışmayı zorunlu kılan bir projedir. Bu sebeple, sizlerin bilgi ve tecrübelerinden istifade etmek için üst seviyede desteğe ve işbirliğine ihtiyacımız bulunmaktadır.
Projenin sağlıklı bir biçimde yürütülebilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanması için proje sürecinde kurumlar arası işbirliğinin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Projenin ve bu toplantının hepimiz için verimli geçmesini ve hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.
Ülkedeki tüm bireylere suyun tasarruflu kullanımının önemini anlatmamız gerektiğine dikkat çeken Kars Valisi Ziya Polat ise, “Gelecek nesillere aktarmak zorunda olduğumuz bir kaynaktan bahsediyoruz. Kıt olan bir kaynaktan bahsediyoruz. Kaynağı kıt ama ihtiyacı çok. Kullanma biçimlerine bakıyoruz maalesef hala kayıp oranımız yüzde 57 civarında. Yani suyun yarısını biz kullanmadan kaybediyoruz. Öncelikle buna bir çözüm bulmamız gerektiğini düşünüyorum. Sadece DSİ yada orman Bakanlığımız değil belediyelerimizin de bu işe el atması gerektiğini düşünüyorum. Havzadaki tüm şehirlerimize, ülkedeki tüm bireylere suyun tasarruflu kullanımının önemini anlatmamız lazım. Belki anasınıflarından başlayarak çocuklarımıza vereceğimiz eğitimle az olan kaynaklarımızı en etkin, en verimli nasıl kullanabiliriz? Bunu evimizde de, sokakta da, tarlamızda da uygulamamız lazım. Biz az olan kaynağımızı tarlamızdaki sulama biçimlerini değiştirerek en etkin biçimde kullanma zorunda olduğumuzu çiftçimize de anlatmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Toplantı daha sonra Aras ve Çoruh Havzası Kuraklık Yönetim Planı Hazırlanması İşi İlerleme Sunumlarının yapılmasıyla devam etti.