KARS PUSULA / ADEM ALP
Kars'ta, "93 Harbi'nden Milli Mücadele'ye Doğu Anadolu: İşgal, Mezalim ve Kurtuluş" başlıklı sempozyum ilk oturumla başladı. Kafkas Üniversitesi'nin ev sahipliğinde, Ahmet Arslan Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen etkinlik saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Sempozyumda Türk Tarih Kurumu tarafından hazırlanan 1914 yılında Erzurum'un Mahanda köyünde Ermeni çeteleri tarafından yaşatılan vahşetin köy sakinlerinin torunlarından alınan açıklamaların yer aldığı video gösterimi sunuldu. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Kars Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Kapu "Bizler Kars'ta yaşayanlar olarak 93 Harbinin bütün olumsuz sonuçlarını yakinen yaşayan bir kişiyiz, ailemizden d o dönemde şehit olanlar, dedelerimizden idam edilenler var. 93 harbinden sonra burası 42 yıl düşman işgalinde kaldı ve bu 42 yıl içerisinde ciddi, trajik sonuçlar ve süreçler yaşandı. Allah o süreçte şehit olan herkese rahmet eylesin." açıklamasında bulundu. Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, yaptığı konuşmada, yaşanılanlarla ilgili anlatılacak çok şeyin ve hüzünlü bir dönem olduğunu belirterek, "Tabii anlatacak çok şey var gerçekten hüzünlü bir dönem, ne kadar anlatsak eksik kalır öyle söyleyeyim. Kendi arşivlerimiz olsun, canlı tanıkların şahitlikleri olsun çok hakikaten burada filmde de gördünüz psikolojimiz bozuluyor. Fakat biz tarih kurumu olarak bu sene 92. yılımız, kurucumuz Atatürk'ün bize verdiği bir istikamet var o doğrultuda biz hakikatin ortaya çıkması için çalışıyoruz." dedi. Çetin, Türk Tarih Kurumu'nun bugüne kadar hep hakikatin peşinde olduğunu ifade ederek, "Tabii karşı taraf sürekli propagandayla, işi siyasete dökerek, algı oluşturarak bugüne kadar 100 yıldır bu davanın tabii, ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra daha hızlanmıştır. Ne kadar haklı olduklarını, haksızlığa uğradıklarını, sürekli bunu söylüyorlar ama dediğim gibi hakikatin tarafıysanız daima hakikat güçlü çıkıyor. Onların propagandaları köpük mahiyetinde yani dünya da biliyor bugün biz ülke olarak dış politikamızda özellikle dünya barışının tesisinde, istikrarın devam ettirilmesinde herkesin özellikle aradığı bir ülkeyiz, bunu son savaşta da gördük. Bizi bu tür şeylerle suçlayan devletler, özellikle Ermenilerin de arkasında yer alan devletler koşarak Türkiye'ye gelmişlerdi hatırlarsanız hem de en üst düzeyde. Dolayısıyla detay çok fazla olduğu için tek taraflı anlatılar, sürekli sürekli anlatılar, yani bir devlet, toplum bunu niçin yapar? 100 yıldır bu aynı şeyleri sürekli tekrarlıyorlar. Mesela geçen sene Latin Amerika'da bir ülkede Arjantin'de 24 Nisan'da 26 farklı yerde program yaptılar. Bu çalışmalarının çok etkili olduğunu söyleyemeyiz çünkü dediğimiz gibi hakikat her şeyden önemli." diye konuştu. Türkiye'nin dostluğunun ve komşuluğunun çok önemli olduğunu anlatan Çetin, "Bölgemizde özellikle çok büyük trajedilere sahne oldu, şimdi hep kendi kayıplarından bahsediyorlar yani bu bölgede 40 bin civarında insanımız şehit oldu ve üstelik çok çeşitli işkencelere maruz kaldılar. 500'e yakın köy yok edildi, bunların kayıtları elimizde var. Biz büyük devletiz, dolayısıyla arşiviniz de çok sağlam, bu çetecilerin isimleri var hepsi. Hangi bölgede kimler bu cinayetleri işlemişler? Elimizde kaydı var. Bakın Türkiye'nin dostluğu, komşuluğu özellikle çok kıymetli, 1926 yılında yine devlet arşivlerinden rastladığım bir belgede Ermenistan'da ciddi bir deprem oluyor, hakikaten çok büyük bir zelzele. O günkü şartlar altında ülkemiz daha yeni kurulmuş, biz de yokluk içerisindeyiz, biz Ermenistan'a yine yardım yollamışız. Aynı şekilde Yunanlılara da İkinci Dünya Savaşı'nda o yokluk zamanlarımızda yine yardım yollamışız, insanlık davası olan bir milletiz. Mefkuresi olan bir milletiz. Bugün de mazlum milletlerin yardımına koşuyoruz. Bu eskiden de böyleydi şimdi de böyle. Dolayısıyla böyle bir milleti bu konuda suçlamak da gerçekten haksızlık oluyor." ifadesini kullandı.
Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen sempozyumda bölgedeki mezalimin ve işgalin izleri tekrar gün yüzüne çıktı.
Sempozyumda, 1877- 1878 Osmanlı-Rus Savaşı, o dönemde imzalanan antlaşmaların tarihteki önemli sonuçları, Ermeni isyanlarının bölgede yaşayan Müslüman ve Gayrimüslim halk üzerindeki etkileri ve Milli Mücadele'ye kadar geçen süredeki askeri, siyasi, demografik ve sosyal açıdan analizleri geniş yelpazede masaya yatırıldı.
Sempozyumda, o yıllarda Osmanlı tebaası olan Ermenilerin faaliyetleri, silahlanan Ermeni hareketlerinin bölgede yarattığı tehditler, Müslüman halkın içine girdiği zor durum, Doğu Anadolu’daki işgalin etkileri, bölgede meydana gelen göçler bilimsel gerçekler ışığında gözler önüne serildi.
Programa, Kars Valisi ve Belediye Başkan Vekili Türker Öksüz, Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Kapu, Azerbaycan Kars Başkonsolosu Nuru Guliyev, İdare Mahkemesi Başkan Kerim Yonisoğlu, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Emniyet Müdürü Yavuz Sağdıç, İl Jandarma Komutanı Albay Hıdır Ayçiçek, daire amirleri, davetliler ve öğrenciler katıldı.
Sempozyumun ilk oturumu Prof. Dr. Abdurrahman Bozkurt moderatörlüğünde yapıldı, bu oturumda, Kafkas Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Ural, "Kars’ta Ermeni Mezalimi" başlığında konuşmasını gerçekleştirdi.