Etkinlikte konuşan Başbakan Erdoğan, Hz. Peygamber'in hayatından örnekler vererek günümüzdeki meselelere ışık tutmaya çalıştı.
Hz. Muhammed'in müslümanların kardeşliğini hayatın her zerresine nakşetmiş bir peygamber olduğunu vurgulayan Erdoğan, "O, müslümanlar arasında soy bağı kurmadı, her türlü asabiyeti ayaklarının altına aldı. Herkesi Kur'an-ı Kerim sevgisiyle, Allah aşkıyla sardı. Müslümanlar arasında kardeşlik hukukunu tesis etti. Arap'ı Acem'e kardeş eyledi" dedi.
KEVSER SÛRESİ İLE MESAJ
Hz. Peygamber'in hiç bir erkek çocuğunun uzun süre yaşayamadığına dikkat çeken Erdoğan, "O'na soyu tamamlanmamış diye hakaret ettiler. İşte o zaman Allah-u Teala, Kevser Sûresi'ndeki şu ayetleri indirdi:
'Biz sana kevseri verdik, o halde sen de Rab'bin için namaz kıl, kurban kes. Asıl zürriyetsiz olan, sana buğzedenin kendisidir.' Bu ayetlerin rehberliğinde bugün karşı karşıya kaldığımız sorunların üzerinde teker teker düşünmeliyiz. İşte Kevser Sûresi, ırkçılığın reddidir, Asabiyetin reddidir. Her gün namazlarımızda okuduğumuz Kevser Suresi soy üstünlüğü iddia edenlere, asalet taslayanlara, kendisini diğerinden üstün görenlere Rabbimizin verdiği kesin ihtardır. Kendisini başkasından ırkından üstün gören Kevser'i kaybetmiş, Rab'ine yüz çevirmiştir" diye konuştu.
"Biz anne ve babalarımıza nasıl hürmet içerisindeysek, vatanımıza, milletimize, ecdadımıza da belli bir hürmet içerisindeyiz" diyen Erdoğan, Yunus Emre'nin "Yaradanı severiz Yaradan'dan ötürü..." dizeleriyle ırkçılığa karşı olduğunu dile getirdi.
SÜRECE KARŞI OLANLAR EBU CEHİL'İN YOLUNDADIR
Erdoğan, şözlerini şöyle tamamladı:
Hacer annemiz bir rivayete göre siyahiydi. Oğlu İsmail'e su bulmak için kıvranıyor. Allah onlara zemzemi bahşetti. Kurumuş kalpleri ısıtacak bir damlacık suyun ihtiyacı içindeyiz. Herbirimiz Safa ile Merve arasında o bir damla suyu bulmak ve alevleri söndürmek zorundayız.
Hz. Peygamberimiz nasıl mübarek hırkayı yere serip Hacer-ül Esved'i nasıl yerine koyduysa, bugün de biz elimizi taşın altına koyup hırkanın ucundan tutalım. Bizim her meselede başvuru kaynağımız Kur'an-ı Mecid, rehberimiz Hz. Peygamberdir. Kim ki kanın aktığı, canların yandığı, ocaklara ateşlerin düştüğü bu meseleyi çözmek varken karşısında duranlar Hz. Peygamberin değil, Ebu Cehillerin yanındadır.
Konuşmamın sonunda Hz. Peygamber'e Arif Nihat Asya'nın şu dizeleriyle seslenmek istiyorum:
Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itrî, bestelesin Tekbîr'ini;
Evliyâ, okusun Kur'ân'lar!
Ve Kur'ân-ı göz nûruyla çoğaltsın
Kayışzâde Osman'lar
Na'tını Galip yazsın,
Mevlid'ini Süleyman'lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan'lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır...
Hacdan döner gibi gel;
Mi'râc'dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşî sustuysa
Ezânlarını Dâvûd okusun!
Konsun -yine- pervazlara güvercinler,
"Hû hû"lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!
Etiketler : başbakankevser süresi